Cookie Consent by Privacy Policies Generator website

HAC - Ihlastur Hannover

İçeriğe git
Mekka
HAC SEFERİ
Haccın hikmeti, Allah'a yönelmiş insanla Allah arasında kul-rab ilişkisinin insanın kendi hayatı ve ayrıca içinde bulunduğu ümmet üzerindeki etkisiyle ortaya çıkar. Gazâlî'nin ifadesiyle hac dinin kemale ermesi ve teslimiyetin tamamlanmasıdır.

Hac; kutsal kabul edilen mekânları dinî maksatla ziyaret etmektir ve İslam'ın beş şartından biridir. Arapçada "gitmek, yönelmek, ziyaret etmek" anlamlarına gelen hac kelimesi, fıkıh terimi olarak imkânı olan her Müslümanın belirlenmiş zaman içinde Kâbe'yi, Arafat, Müzdelife ve Mina'yı ziyaret etmek ve belli bazı dinî görevleri yerine getirmek suretiyle yaptığı ibadeti ifade eder.

İHLAS TUR HAC VE UMRE KERVANINDAN GERİDE KALMAYIN

Bismillahirrahmanirrahim

Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Doğrusu insanlar için (ibadet yeri olarak) kurulan ilk ev, Mekke'deki (Kâbe)dir. Âlemler için bereket ve hidayet kaynağıdır. Onda apaçık nişaneler ve İbrahim'in makamı vardır. Kim o eve girerse, güvende olur. Güç yetirip de oraya bir yol bulabilenlerin o eve yönelip haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de inkâr eder (de oraya gitmeyi kabullenmez)se, (bilmelidir ki) Allah, bütün âlemlerden müstağnidir." (1)

Hac Farizası, dinimizde önemli ibadetlerden biridir. Ferdî yönüyle oldukça eğitici, içtimaî yönüyle de eşsiz diyebileceğimiz büyük bir ibadettir. Ayrıca diğer ibadetler gibi her zaman, her yerde yapılabilen bir ibadet de değildir. Aksine, çoğunlukla ömür boyunca bir defa, bir çok zorluklara katlanılarak belli bir mekânda eda edilebilen bir ibadettir.

Bu nedenle de muhterem hacı adayları, bu mukaddes vazifelerini eksiksiz olarak ve bilinçli bir şekilde yerine getirebilmeleri için hac amelleriyle ilgili hükümleri yeterli ve gerekli miktarda öğrenmeli ve tam bir hazırlık içinde bu manevî yolculuğa çıkmalıdırlar. Eskiden beri büyük din âlimleri ve müçtehitler, gerek haccın geniş ve dakik fıkhî hükümlerini, gerekse haccın felsefesini açıklamaya yönelik müstakil risaleler yazmışlardır. Hac kültürünün yaygınlaşması ve haccın yüce öğretilerinin daha iyi anlaşılması, onunla ilgili hükümlerin her asırda o asrın ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun biçimde beyan edilmesini gerektirmektedir.

Hacıların kabul olmuş bir hac ve umre ile sağlık ve afiyet içinde memleketlerine geri dönmelerini Allah'tan niyaz ederiz.

MEKKE’DEKİ MUKADDES YERLER:

Hac, Allah'a doğru bir yolculuk olmanın yanı sıra, asr-ı saadet tarihiyle de tanışmak için bir vesiledir. Hacılar bu yolculukta, her yerde Hz. Peygamber (s.a.a) ve onun temiz Ehl-i Beyt'inin hatıralarıyla baş başadırlar. 23 yıllık mukaddes dönemin hatıralarını yaşamak Ensar ve Muhacirlerin arasında kendini bulmak, İslam tarihini ve Peygamber'in siretini en güzel yer ve zamanda hac amellerinin yanında öğrenmek, şüphesiz insanın ömrünün en faydalı dönemlerindendir.

MEKKE:
Mekke, Tevhit şehri, İslam'ın doğuş yeri, Hz. Muhammed (s.a.a)'in risaletinin merkezi olan bir şehirdir. Bu şehir, Tevhit inancının sembolü olup, muvahhitlerin anılarıyla doludur.
Şimdi de Mekke'yi daha iyi tanıyabilmek için bu şehrin mukaddes yerlerini kısaca tanıtalım:

1) MESCİD- I HARAM:
Mescid-i Haram Kâbe'nin etrafında yer almaktadır. Bu mescidin İslam'dan önce ve sonra var olduğu kesindir. Yani, Hz. İbrahim (a.s)'ın zamanından günümüze kadar var olagelmiştir. İmam Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor:
“Mescid-i Haram'da kılınan bir rekat namaz başka yerde (başka camilerde) kılınan 100 bin rekat namazdan daha faziletlidir.

2) KABE:
Kâbe en eski ibadi merkez, Müslümanların kıblesi ve Mekke'nin en önemli ve en mukaddes yeridir. Bu yüzden İmam Sadık (a.s)'dan şöyle bir hadis naklolmuştur:
“Kâbe, ayakta kaldığı müddetçe Allah'ın dini de ayakta kalacaktır.

3) ALTINOLUK:
Bu oluk Kâbe'nin kuzey tarafında yer almaktadır. Yağmur yağdığı zaman Kâbe'nin üstüne toplanan sular bu oluğun vesilesiyle “Hicr-i İsmail” denen yere dökülür.
İlk oluk, bi'setten önce Kureyş tarafından yapılmıştı. İslam'dan sonra da birçok defa değiştirildi. Şimdiki oluk ise 1276 H. K. de Osmanlı Sultanlarından Sultan Abdulmecid tarafından hediye edilmiştir.

4) İBRAHİM ( a s)’IN MAKAMI:
Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
“Orada apaçık ayetler ve İbrahim'in makamı vardır.”
Hz. İmam Bâkır (a.s)'dan bu taşın cennetten geldiğini bildiren hadisi nakletmiştik.

5) ZEMZEM KUYUSU:
Bu kuyu Kâbe'den 18 m uzaklıkta, Hz. İbrahim (a.s)'ın makamının arkasında ve Mescid-i Haram'ın avlusunun bodrumunda yer almaktadır. Allah'ın emriyle yerden çıkan bu suyun bulunuşu Hz. İbrahim (a.s)'ın zamanına dayanmaktadır. Hz. İbrahim (a.s) hanımı Hacer'i oğlu Hz. İsmail (a.s) ile birlikte Allah'ın emriyle bu yakıcı ve hiç kimsenin olmadığı çölde bırakıp gitmişti. Hacer, çocuğuna su aramaya başlamış, su bulabilmek için Safa dağına doğru gitmiş, sonra oradan Merve dağına yönelmiş ve bu iki dağ arasında yedi defa su bulmak umuduyla dolaşmıştır. Su bulamayıp çocuğunun yanına geri döndüğünde onun ayaklarının altından berrak bir suyun kaynadığını görmüştür. Hacer bu suyun çevresini taş, toprak ve kumla örerek suyun akışını önlemiştir. Bu yüzden bu suya “Zemzem” adı konmuştur.
İmam Cafer Sadık (a.s) bu suyun hakkında şöyle buyuruyor: “Zemzem suyu, her derde şifadır.

6) SAFA VE MERVE:
SAFÂ VE MERVE
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Şüphe yok ki, Safâ ile Merve Allah'ın şeâirinden (Allahü teâlâya ibâdet etmeye vesîle olan nişâneler, alâmetlerden)dir. İşte kim o Beyti (Kâbe'yi) hac veya umre niyetiyle ziyâret ederse, bunları (Safâ ile Merve'yi) güzelce tavâf etmesinde bir günâh yoktur. (Bakara sûresi: 158)

... İbrâhim aleyhisselâm, İsmâil aleyhisselâmla annesi Hâcer'i Mekke'ye bıraktığında erzakları ve suları bitti. Çocuğuna su aramak için önce Kâbe yakınındaki Safâ tepesine çıktı. Sonra vâdiye karşı durup, baktı. Kimseyi göremeyince, Safâ tepesinden vâdiye indi. Vâdiye varınca ayağını çelmesin diye entârisinin eteğini topladı. Sonra çok müşkil bir işle karşılaşan bir insan azmiyle koştu. Nihâyet vâdiyi geçip Merve tepesine geldi. Orada da biraz durdu ve bir kimse görebilir miyim diye baktı fakat hiçbir kimseyi göremedi. Hâcer, bu sûretle Safâ ile Merve arasında yedi defâ gidip geldi. İşte bunun için hacılar Safâ ile Merve arasında sa'y ederler. Hâcer son defâ Merve üzerine çıktığında bir ses işitti ve iyice dinledikten sonra şimdiki zemzem kuyusunun bulunduğu yerde bir melek (Cebrâil aleyhisselâmı) görüp oraya gitti... (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)

Haccın vâciblerinden birisi, Safâ ile Merve tepesi arasında sa'y ederken Safâ'dan başlamaktır. Safâ tepesine çıkınca, Kâbe'ye döner. Tekbir, tehlîl ve salevât getirir. Sonra iki kolunu omuz hizâsında ileri uzatıp ve avuçlarını semâya doğru açıp duâ eder. Sonra Merve'ye doğru yürür. Safâ'dan Merve'ye dört, Merve'den Safâ'ya üç kere gidilir.

7) ARAFAT:
Arafat, Mekke'nin kuzeyinde 24 km² alanı olan büyük ve düz bir ovadır. Harem'in dışında yer almaktadır. Arafat, “arefe” kelimesinin çoğulu olup, “irfan” ve “marifet” kökünden gelmektedir. Ayrıca dağ ve yükseklik manasına da gelmektedir.
Hacı adaylarının Zilhicce ayının 9. günü öğlen vaktinden güneş batıncaya kadar orada kalmaları farzdır. Arafat'ın fazileti ve orada yapılan duaların kabul olacağı hakkında birçok sahih hadis rivayet edilmiştir.

8) MEŞ’AR-UL HARAM:
Mekke'nin mukaddes yerlerinden bir diğeri “Meş'ar-ul Haram”dır. Meş'ar, Min'a ve Arafat arasında yer alan büyük bir vadidir. Büyük bir mescidin dışında orada herhangi bir yapı yoktur.
“Meş'ar Sahrası” hacıların Arefe günün akşamından, Kurban gününün sabahına kadar kaldıkları yerdir. Buraya “Müzdelife” de denmektedir. Meş'ar hakkında şöyle bir hadis gelmiştir:
“Bazı büyük günahlar yalnızca Arafat ve Meş'ar-ul Haram'da bağışlanır.

9) MİNA:
Mina Mekke ile Meş'ar-ul Haram arasında kalan yerdir. şeytanı taşlama, tıraş olma, kurban kesme gibi haccın bazı önemli amelleri burada yapılır.
Hacılar, Zilhicce'nin 10. günü güneş doğduktan sonra “Mina”ya gelmeleri ve aynı günü burada sırayla büyük şeytanı taşlamaları (Remy-i Cemere-i Ukba), kurban kesmeleri ve sonra tıraş veya taksir yapmaları farzdır.
İmam Cafer Sadık (a.s) Mina'nın fazileti hakkında şöyle buyuruyor:
“Herkes Mina'da yerini aldıktan sonra şöyle bir nida gelir: “Kimin kereminde ve hangi kerimin rahmetinin etrafında olduğunuzu bilseydiniz, günahlarınızın bağışlanmasının yanı sıra çektiğiniz bütün zahmetlerin ve yaptığınız bütün masrafların da telafi olacağına yakin ederdiniz.



MEKKE’DEKİ CAMİLER:
1) Mescid-i Hif
Mina dağının eteklerinde yapılmış olan bu cami 10.000 m²'lik bir alana sahiptir. Arafat'tan gelenin sol tarafına düşmektedir. Bu caminin faziletli ve kutsal olmasının sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz

2) Mescid-i Kebş
Bu cami Hif camiinin yakınındadır. Söylentiye göre “Kebş” koç anlamına geldiği ve Hz. İbrahim (a.s)'a kurbanlık koyun burada Allah tarafından indirildiği için bu adı almıştır.

3) Mescid-i Nemire
Arafat'ın girişinde Cebel-ur Rahmet'in yanında olan büyük bir camidir. Buraya “Gurfe” ve “Cami-i İbrahim” de denilmektedir.
Resulullah (s.a.a)'in burada öğle ve ikindi namazlarını cem' olarak cemaatla kıldığı meşhurdur.

4) Mescid-i Cin
Bu cami Mekke şehrinin içerisinde Mescid-i Haram'ın yakınlarında yer alan bir camidir. Cin suresi Peygamber-i Ekrem (s.a.a)'e burada nazil olduğu için bu adı almıştır.

5) Mescid-i Tan'im
Harem bölgesinin dışarısında yer alıp Harem'e en yakın olan camidir. Hacılar Umre-i Müfrede için genelikle buradan ihrama girerler.

6) Mescid-ur Raye
Mekke'nin fethinde İslam bayrağı bu camiin yerine dikilmişti. Bu yüzden buraya “Mescid-i Raye” (Bayrak Camii) denmektedir.

7) Mescid-i Gadir-i Hum
Cuhfe'deki Gadir-i Hum bölgesine vardığında, Maide suresinin 67. ayeti nazil oldu. Peygamber (s.a.a) kendisinden sonra halife olacak rehberi ilan etmek gibi çok önemli bir konuyu açıklamak için yaklaşık 120 bin kişiyi orada durdurdu.
Resulullah (s.a.a) develerin semerlerinden yapılmış minberin üstüne çıktı. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra ölümünün yaklaştığı haberini verdi. Daha sonra Hz. Ali (a.s)'ın halifeliğini ilan etti yer.

8) Nur Dağı
Bu dağda Hira mağarası yer almaktadır. Mekke'nin en mukaddes yerlerinden biridir.
Birçok hadise göre, Resulullah (s.a.a) bi'setten önce zamanının çoğunu, burada Allah'ı zikretmek ve ona dua etmekle geçirirdi. Kur'an'ın ilk ayetleri de burada nazil olmuştur. Hz. Muhammed (s.a.a) peygamberliğe burada meb'us olmuştur.

9) Mualla Mezarlığı (Ebu Talip Mezarlığı)
Mekke'nin en mukaddes yerlerinden bir diğeri Mualla Mezarlığı (Cennet-ül Mualla)dır. Buranın kutsal olmasının sebebi, Peygamber'in eşi Hz. Hatice-i Kubra, Peygamber'in amcası Hz. Ebu Talip, Peygamber'in ceddi ve yakınlarının mezarlarının burada olmasından dolayıdır.

10) Peygamber-i Ekrem (s.a.a)'in Doğduğu Yer
Peygamber-i Ekrem (s.a.a)'in doğum yeri, Mekke'nin kuzeydoğusunda Ebu Talip Deresi'nde yer almaktadır.
Peygamber-i Ekrem (s.a.a) burada dünyaya gelmiştir.
Hz. Hatice (s.a)'nın evi, Hz. Zehra (s.a)'nın doğum yeri ve Hz. Ali (a.s)'ın evi de buraya yakındır.

11) Sevr Mağarası
Bu mağara Mekke'nin güneyindeki Sevr dağındadır. Burası, Resulullah (s.a.a)'in bi'setinin 13. yılında Mekke'den Medine'ye hicret ettiği zaman müşriklerin takibinden kurtulmak için üç gün kaldığı yerdir.
Allah sağ Salim gidip gelmeyi nasip etsin inşallah.



TEL:  +49 177 4765779
E-MAIL: info@ihlastur.com

IHLAS TUR
İçeriğe dön